Darbuka

Perşembe, Temmuz 20, 2006

ÖSS 2006

ÖSS bu ülkede her zaman önemli bir yere sahipti ama son bir kaç yılda show-biz'in içinde yerini sağlama aldı. Eleştirenler göbek atıp, masa üstünde dansetmeye bile başladı. Eleştirilerden aklımda kalan bir çözüm yolu yok ama malum şarknın nakaratını ezbere biliyiorum, tv'de -45 net yapmak isteyen kişiyi canlı yayında izledim, youtube'daki klibi favourites'e ekledim. Ya benim bir sorunum var ya da bu eleştirilerin sunumu biraz hatalı.


Herneyse demem o ki ÖSS 2006 bir bayram havasında geçti adeta. (ya da benim tuzum kuru o yüzden bana öyle geldi; bilemiyorum artık.. ) Ama birkaç ilginç nokta var ki buraya daha sonra hatırlamak üzere yazmak istediğim...


İlk olarak tv'de duyup da önce inanamadığım sonra kara mizaha sığınarak gülmeye başladığım bir durum: " Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in oğlu Enis Çelik’in, üniversiteye giriş sınavında başarısız bir sonuç alırken, sayısal ağırlıklı puan türlerinin hiçbirinden 185 puan barajını geçemedi, söze puanı da devlet üniversitelerinin 4 yıllık bir lisans programına yetmeyecek düzeyde."
Hayır şimdi adam Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanı, oğlunun eğitimini bir baba olarak yönlendiren kişi aynı zamanda.Bu kişi görevi gereği milyonları ilgilendiren eğitim kararlarının altına imzasını atıyor.Ama bir oğluna baraj geçirtecek kararları alamamış ki; baraj geçmek de o imkanlara sahip biri için hiç de zor olmamalı.Şimdi bu durumla için birkaç seçenek söz konusu.

  • Ya Hüseyin Çelik çalışmaktan oğluyla ilgilenecek zaman bulamadı;
  • Ya Junior Çelik cevap kağıdında kaydırma yaptı;
  • Ya da; .... (hayır, hayır bunu yazarsam suç olur. Zira genetik bir olay dolaylı yoldan da olsa bakana hakarete girer...)

Bir de şöyle talihsiz bir açıklama yapmış junior Çelik sınavdan hemen sonra : "Çok kolaydı."

İkincisi; ODTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü öğrencisi Sefa Boyar.(hani şu -45 net hedefleyen Leman okuru.) TC kimlik no'sunu yazmasına rağmen sonucunu öğrenememiş bu yüzden de amacına ulaşıp ulaşamadığını henüz bilemiyoruz. Ama ÖSYM başkanı şu açıklamayı yapmış: "Medyatik bir aday, ucuz kahramanlık yapmaya çalıştı. Son derece kolay başarılacak bir işi yapmaya çalıştı ve başaramadı. Bakmadım ama, sanıyorum başaramadı. Tüm soruları yanlış yapmak son derece kolay, çok bilgi de gerekmez. Ama basın ilgi gösteriyor. O aday piyasada görünmediğine göre başaramadı. Son zamanlarda bazı kişiler, bazı kurumlar adlarını duyurmak için kimi şarkı yazıyor, kimi marjinal işlere soyunuyor, kimi başka faaliyetleri görüyor. Toplumun ilgisini çeken bir konu olduğu için bu tip girişimler oluyor. Bunları engelleyemiyoruz."
Açıklama biraz tuhaf tabi başkan souça bakmadan başaramadığını iddia ediyor. Bir süre öncede malum şarkıya güldüğünü ama incelenmesi için komisyona yolladğını söylemişti.Herhalde omuzlarındaki büyük sorumluluk yüzünden aklı biraz karışık..


Bir de;
sözlükte şöyle birşeye denk geldim ki nedir ne değildir bir bilgim yok açıkçası, başka bir kaynak da bulamadım..
"galatasaray lisesi mezunu olan birincimizin tam bir taş olduğu...ray ban gözlükler ve cool tavırlarla genç kızlarımızın gönüllerini çaldığı gözlemlenmiştir.fransada karşılaşırız artık umarım."
"galatasaray lisesi mezunu olan birincimiz klasik birincilerden uzak oluşu ile pek bi hoşa gitmiştir. başarının sadece "kendisine kendisine ve kendisine" ait olduğunu açıklamış, o güzide osym şarkısı için de osym afiyet olsun demiştir. bize helal be demek kaldı."


Sonuç olarak seneye ben bir daha giriyorum kardeşim; bu çılgın (!) eğlencenin dışında kalamam...

Ufak not: Yukarıdaki bir kaç yabancı kelimeden tamamen Frédéric Beigbeder sorumludur.

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home